make it

  1. (a) başarmak, muvaffak olmak, (gayeye/hedefe) ulaşmak/erişmek/yetişmek, kazanmak.
    to make it through
    college. to make it to the train. (b)
    make it with …
    kaba … ile cinsel ilişkide bulunmak, sikmek.
    Bill says he has made it with Sue.
bir şeyi iş edinmek Verb
işi kendi işi saymak Verb
bir işi kendi işi saymak Verb
âdet edinmek Verb
bir şeyi gaye edinmek Verb
âdet edinmek Verb
bir şeyi yapmayı şeref meselesi saymak Verb
şartlaşmak Verb
bir şeyi saklı tutmak Verb
bir kural olarak benimsemek Verb
bir şeyi prensip edinmek Verb
kural olarak benimsemek Verb
tatsızlığa/anlaşmazlığa/nahoş olaya yol açmak, rahatını/huzurunu kaçırmak, başını belaya sokmak.
make
a place hot for someone: bir yeri bir kimse için cehenneme çevirmek/zindan etmek/durulamaz hale getirmek.
kötü davranarak veya güçlükler çıkararak birinin tahammülünü yitirip gitmesine neden olmak Verb
zorunlu kılmak Verb
çabuk ol
Acele et
kısa kesmek Verb
çabuk ol
birşeyde başarılı olmak Verb
birşeyde başarıya ulaşmak Verb
bir sorunu güçleştirmek Verb
telafi etmek Verb
biriyle barışmak Verb
biriyle cinsel ilişkiye girmek Verb
biriyle yatmak Verb
biriyle seks yapmak Verb
beter etmek Verb
.: anasından emdiğini burnundan getirmek.
Dün gelemediğim için özür dilerim.
gözcülerin dikkatleri başka yerdeyken birden fırlayıp kaçmak Verb
herşeyi itiraf etmek, içini dökmek, bütün kabahatlerini/günahlarını açıklamak.
bütün işleri süpürmek Verb
kesin bir şekilde halletmek Verb
bir şeyi alışkanlık haline getirmek Verb
berbat etmek Verb
geçimini ondan çıkarmak Verb
geçiminıondan çıkarmak Verb
(iki kişi) evlenmek Verb
aşırı gitmek Verb
sabaha kadar eğlenmek.
eğlenceli/unutulmaz bir gece geçirmek, gece geç vakitlere kadar eğlenmek.
bir şeyi alışkanlık edinmek Verb
teşebbüste bulunmak Verb
bir işi duraksamadan yapmak Verb
(a) bir işi tereddütsüz hemen yapmak, çekinmemek, tereddüt etmemek, (b) saklamamak, açıkça itiraf etmek.
bir şey çıkarmamak Verb
kısa kesmek Verb
kestirmeden gitmek Verb
ondan azami faydalanmak Verb
hiçbir şey anlayamamak Verb